Hz. Hızır (a.s.)’ın yanına kırklarında bir adam gelip oturur. Cami yavaş yavaş dolmakta. Adam bir müddet sonra uyuklar bir vaziyette sallanıyor, ha uyudu ha uyuyacak.
Hızır (a.s.), adamı dürtüyor : Bu sohbet kaçmaz, uyuyacaksın der.
Adam : Uyumam, beni rahat bırak, diye cevap verir.
Hızır (a.s.) ses etmez, ancak sohbet de çok feyizlidir.
Adam ha uyudu ha uyuyacak bir durumdayken Hz. Hızır bir daha dürterek. "Uyuyacaksın" dedim.
Adam : "Ben de sana uyumam, beni rahat bırak dedim".
Der ve ekler : "Biz feyzimizi Abdurrezzak’tan değil, Rezzak olan ALLAH’tan alıyoruz. Rahat bırak beni, yoksa senin Hızır olduğunu söylersem bu cemaatten yakanı zor kurtarırsın".
Hızır (a.s) susar ve gözlerini kapatır, boynunu büker, Allah’a yönelerek :
"Ya RABB'i..! Bu nasıl iştir..? "
"Bu kulun benim kim olduğumu nereden bildi..?"
"Bu nasıl iştir, bendeki listede bu zatın adı yok..!"
Cenab-ı Hakk, lisan-ı münasiple cevap verir.
)) = "Ya Hızır..! " "Sana verdiğim liste, beni sevenlerin listesidir. "
"Bir de bende liste var ki, o da benim sevdiklerimin listesidir."
"Evet, doğrudur, bir ALLAH’ı sevenler vardır, bir de Allah’ın sevdikleri".
"Bir ALLAH’a yakın olanlar vardır, bir de Allah’ın yakın oldukları"
"Bir ihlasa erenler vardır, bir de ihlasa erdirilenler".
"Bir ALLAH’tan razı olanlar vardır, bir de Allah’ın razı oldukları".
RABB'im bizleri bu ikinci tür insanlardan eylesin.
Bir ALLAH’ı sevenler vardır, bir de Allah’ın sevdikleri
HIZIR (a.s) Bir Cuma vakti, İmam Abdurrezzak Hocanın vaaz verdiği camiye girer ve bir köşede oturur, cemaat tek tük camiye girmektedir. İmam Abdurrezzak Hoca kürsüde konuşmaktadır. Çok feyizli bir sohbet oluyor.

