HAYVANLAR ALEMİ

Sylvester Stallone ve köpeği anısı

Sylvester Stallone'nin babası bir İtalyan berberdi , annesi Fransız asıllı Rus bir danscı. Yoksuldular. New York'ta zor geçiniyorlardı. Onun doğumunda annesi sorunlu bir hamilelik süreci yaşamıştı. Bu nedenle sol gözünde , kulağında ve üst dudağında kalıcı hasar oluşmuştu. Kısmi felç. Ağzı yana kayıyordu. Dudakları orantısız duruyordu. Üstelik sol gözü sağ gözüne oranla daha aşağıdaydı. O yüzden insan içine çıkamıyor , okulu gidemiyor , arkadaş edinemiyordu. Tek arkadaşı köpeği , Butkus'tu. Bir Buldoğ. Butkus onun her şeyiydi. New York sokaklarını köpeğiyle aşındırıyordu. İkinci sınıf spor salonlarına gidiyordu. Yüzündeki hasar nedeniyle iş bulmakta zorlanıyordu. Günlük işlerde çalışıyordu. Bazen günlerce aç kalıyorlardı.

Sylvester Stallone ve köpeği anısı

Bir süre sonra Hollywood'u mekan etti. Bazı filmlerde çok düşük ücretle yüzü görünmeden figuran roller alıyordu.Ama kazandığı yetmiyordu. Sonunda sıfırı tüketti. Köpeğini besleyemediği için tanımadığı bir adama satmak zorunda kaldı. Sadece 25 dolara. Parayı alıp , Butkus'u verdiğinde hem kendisi , hem köpeği ağlıyordu. 
Köpeğini sattıktan bir hafta sonra bir tesadüf Muhammed Ali Clay ile Chuck Wepner'in boks maçını izledi. O an karar verdi. Boksörlerin hayatını anlatan bir senaryo yazmalıydı. Daha önce gittiği spor salonlarına döndü. Bir kaç isimsiz boksörle konuştu. Kafasında senaryo hazırdı. Oturdu , 20 saatte yazdı. 
Sıra senaryoyu satmaya gelmişti. Ancak kimse ile anlaşamıyordu. Çünkü başrol de kendi oynamak istiyordu. 
Film yapımcıları senaryoyu çok beğenmelerine rağmen , ağzının yamukluğu nedeniyle ona rol vermek istemiyordu. 
Hatta dalga geçiyorlardı. "Senden olsa olsa komedyen olur, bize star lazım" diyenler oldu.
Senaryoya 350 bin dolar verdiler ama onun başrol oynamasını kabul etmediler. Kapılar bir bir kapandı. 
Sonunda bir film şirketi sadece 35 bin dolar karşılığında anlaşma sağladı.Senaryoda başrol oynayacaktı. 350 bin doları geri çevirdi , 35 bin doları kabul etti. 
Film hasılat rekorları kırdı. Ödül üstüne ödül aldı. 
En İyi Film , En İyi Yönetmen ve En İyi Kurgu dallarında 3 Oscar kazandı. Bu dünya tarihinde bir ilkti. 
Adı sanı duyulmamış bir oyuncu ve sıradan bir yönetmen muzice yaratmıştı. Bir anda ünlendi. Artık zengindi. İstediğini alabilirdi. Lüks villa , son model araba , ne isterse. Ama onun ilk işi iki yıl önce sattığı köpeğini aramak oldu.
Hemen köpeğini tanımadığı adama verdiği sokağa gitti. Sordu, soruşturdu. Bilen yoktu. Yılmadı. Butkus'ı bulmalıydı. 
Günlerce bekledi. Sonunda adamı ve köpeğini buldu. 100 dolar teklif etti.
Adam kabul etmedi..
500 dolar teklif etti..
Adam yine kabul etmedi..
1000 dolar..
Yine red..
Uzun pazarlık sonunda nihayet anlaştı..
25 dolara sattığı köpeğini 1500 dolara geri aldı..
Sevgililer birbirine kavuşmuştu..
Stallone köpeği Butkus'a daha sonra oynadığı filimlerde rol verdi. 
Hayat böyle bir şey işte..
Bazen dibe vurursun..
Bazen zirveye çıkarsın..
Önemli olan vazgeçmemek..
Samuel Beckett şöyle der;
"Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil."
Yenilmekten korkmayın..!!
Mücadele edenin kazanma şansı vardır..
Pes edenin asla..!!
 

Ömer PalabıyıkÖmer Palabıyık