Ben de lazım olan birçok kitap ismi verdim, Hepsini teker teker not aldı. Eğitimle ilgili bütün ihtiyaçlarımı deftere yazdı.
Biraz sonra veda edip gitti, Konuşması gayet nazik, elbisesi gayet muntazam ve temiz olduğundan, bunun bir İstanbul beyefendisi olduğunu anladım. O söylemeyince ben de kim olduğunu soramadım, Birkaç ay geçti, unutmuştum.
Bir gün medreseye postacı geldi. (Size birkaç sandık geldi, postaneden alabilirsiniz) dedi.
Gittim, iki sandık kitap dolu idi.
Kitapları, sandıkları aldım, o günün şartlarında hayvana bindirdim, Medreseye getirdim. Sandıklar açılınca, bir de baktımki sandığın içinde iki ay önce isimlerini yazdırdığım kitaplar bulunuyordu.
Üzerinde bir kağıt vardı. (Halife-i müslimîn Sultan Abdülhamid Han’ın hediyesidir) yazılıydı.”
Sultan Abdülhamid Han hazretleri, bütün ilim yuvalarına, Anadolu’ya ve dünya devletlerindeki Müslümanlara, Hindistan’a kadar Ehl-i sünnet kitaplarını ulaştırmıştır.."
"Osmanlı'ya Muhabbet (Sevmek) İman'ın, Düşmanlık Etmek Küfrün İmansızlığın Alametidir.
Osmanlı Demek İslam Demektir.
Osmanlı'yı Sevmemek Ancak İslam Düşmanlığıyla İzah Edilebilir.
-Seyyid Abdülhakim Arvasi